BAYRAM NAMAZI
Bize Rebi, İmam Şafii
(Allah rahmet etsin)'ın şöyle dediğini rivayet etti: Yüce Allah, Ramazan ayı
ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "(O sayılı günler), insanlar için bir
hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık
delilleri olarak Kur'an'ın kendisinde indirildi ği Ramazan ayıdır. Öyle ise
içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu
olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Aııah, size kolaylık
diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına
karşılık Aııah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir." (Bakara, 185)
Resulullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur: "Hilal'i görmedikçe oruca başlamayın ve yine hilal'i
görmedikçe bayram yapmayın. Eğer havanın bulutlu olmasından dolayı hilali
göremezseniz Ramazan ayını otuza tamamlayın. " Tahric: Buhari, 2/32; Müslim, 2/762.
İmam ŞafiI (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: İnsanlar hilali görmeleri veya iki adil şahidin gördüklerini
söylemeleri üzerine Ramazan orucuna başlasalar ve orucu otuz gün olarak
tutsalar, sonra havanın bulutlu olmasından dolayı hilali göremeseler, hilali
görmeye çalışmalarına gerek kalmadan bayram yaparlar.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Şayet yirmi dokuz gün oruç tutsalar, ama havanın bulutlu
olmasından dolayı hilali göremeseler, orucu otuz güne tamamlamadıkça veya iki
adil şahit otuzuncu gece hilali gördüklerine dair şahitlikte bulunmadıkça
bayram yapamazlar.
İmam ŞafiI (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bu hususta bir topluluk içindeki veya ayn ayn yerlerdeki iki
adil şahidin ifadeleri kabul edilir. Bayram yapmak veya bir hakkı
kesinleştirmek hususunda iki adil şahitten azının şahitliği kabul edilemez.
çünkü yüce Allah, iki kişinin şahitliğini emretmiş ve şahitlikte de adilolmayı
şart koşmuştur.
Bize Rebi anlattı, ona
İmam ŞafiI (Allah rahmet etsin) rivayet etmiş.
İbrahim b. Muhammed,
İshak b. Abdullah'tan nakletmiş ki: Ömer b. Abdulaziz, iki adil kişi hilali
gördüklerine şahitlik etmedikleri sürece bayram yapılmasına izin vermezdi. Tahric: İbn Ebi Şeybe, 3/69.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer iki adil şahit otuzuncu gün, bir gün önce hilali
gördüklerine şahitlik ederlerse, şahitlerin adil olduklan sabit olunca günün
hangi saatinde olurlarsa olsunlar iftar ederler. Eğer şahitlerin adillikleri
zevalden önce sabit olursa imam (devlet başkanı) halka bayram namazını kıldınr.
Ama adillikleri zevalden sonra sabit olursa o gün zevalden sonra ve ertesi gün
bayram namazını kılmalan gerekmez. Çünkü bayram namazı belli bir vakitle
sınırlı bir ibadettir. O vakit geçince başka bir vakitte bu ibadet
gerçekleştirilemez.
Biri dese ki: "Niçin
bütün gündüz, bayram namazının vakti olmasın?" Ona cevap olarak
-inşaallah- şöyle deriz: Resulullah (s.a.v)'in sünneti, bayram namazının
güneşin doğuşundan sonra kılınması şeklinde gerçekleşmiştir. Ayrıca diğer farz
namazların vakitlerini de sünnetiyle göstermiştir. Peygamber (s.a.v)'in
sünnetinin bir delaleti de bir namazın vaktinin girmesiyle önceki namazın
vaktinin geçtiği şeklindedir. Bu yüzden bayram namazının vaktinin öğlen
namazının vaktinin girmesiyle birlikte sonra ermesinden başka bir ihtimal caiz
olmaz. Çünkü öğlen namazı cemaatle kılınan bir namazdır. Eğer Resulullah
(s.a.v)'in ertesi gün insanlarla çıkıp bayramlarını kutladığı sabit olursa biz
de bu görüşü benimseriz. Ama şunu da deriz: Eğer onlarla ertesi gün çıkmayıp
bir sonraki gün çıkmışsa şöyle deriz: Bayram günü zevalden sonra bayram namazı
kılınabilir. Şayet bayram günü zevalden sonra bayram namazı kılmak caiz olursa
bu hallerin tümünde de caiz olur. Ama bize göre böyle bir ihtimal sabit
değildir. Yine de doğrusunu Allah bilir.
Eğer iki veya daha fazla
kişi hilali gördüklerine şahitlik ederlerse, ama bu kimseler adil kimseler
olarak bilinmiyorlarsa ya da bu anlamda bazı eleştirilere maruz kalmışlarsa
kendileri bayram yapabilirler. Kendi başlarına bayram namazını cemaatle veya
münferit olarak kılmalarını uygun görürüm. Fakat toplumdan gizli olarak bunu
yapmaları gerekir. Açıkça bayram namazını kılmalarını nehyederim. Sadece gizli
olarak kılmalarını emrettim ve açıkça kılmalarını nehyettim ki bu davranışları,
tepki çekmesin ve Müslüman fırkalar arasında ayrılık tohumlarını ekmek için
fırsat bekleyen ayrıştırıcılar bunu değerlendirmeye kalkmasınlar.
İmam ŞafiI (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Aynı şekilde, adil olarak tanınmayan bir kişi hilali
görürse, orucunu bozup bayram yapmaktan başka seçeneği olmaz. Ama orucu
yediğini gizlemelidir ki kimse onun hakkında su-i zanda bulunmasın. Kendi
başına bayram namazını kılar. Sonra isterse cemaatle birlikte bayram namazına
katılır. Bu namaz onun için hayır vesilesi bir nafile olur.
Rilalin görülmesi
hususunda adil kadınların şahitliği kabul edilmez.
Yine en az iki adil
şahidin dışındaki şahitlikler de kabul edilmez. Bu adil şahitlerin köylü veya
bedevi olması fark etmez.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer hava bulutlu olur ve iki şahit gelerek Ramazan
hilalinin Cuma akşamı (zevalden sonra veya önce) görüldüğünü söylerlerse bu,
Cumartesi gecesinin hilalidir. Çünkü gündüzgörülen hilal, önceki gecenin değil
sonraki gecenin hilalidir. Bu yüzden ancak ait olduğu gecenin hilali olarak
kabul edilir. Gündüz görülmüş olması, önceki gece görüldüğü anlamına gelmez.
Eğer hava bulutlu olursa
ve insanlar da Ramazanı otuza tamamlarken gün içinde veya gecenin başında ya da
sonunda bayram günü oruçlu olduklarını anlarlarsa, mesela kendilerinin
görmelerinden önce Ramazan hilalinin görüldüğü kesinleşirse veya otuzuncu gece
Şevval ayının hilalini görmüşlerse aynı gün orucu bozup ertesi sabah bayram
namazını kılmışlarsa, bunların durumu, orucu tamamlamadan önce bayram olduğunu
öğrenenlerden farklıdır. Çünkü bunlar, ancak Ramazanı otuza tamamladıktan sonra
bayram olduğunu öğrenmişlerdir. Şahitlerin bildirimiyle oruçlarını açmış
değillerdir. Diğerleri ise oruçluyken bayram olduğunu öğrenmişler ve şahitlerin
şehadetiyle oruçlarını açmışlardır.
Bize Rebi' haber verdi,
o 4a İmam Şafil'den şöyle duymuş: İbrahim b. Muhammed bize anlattı ki, ona
Abdulmuttalib'in kızı Safiye'nin azatlısı Abdullah b. Ata b. İbrahim, Urve b.
Zübeyr'den naklen Hz. Aişe (r.a)'dan; o da Resulullah (s.a.v)'den şöyle rivayet
etmiş: "Fitre (Ramazan) bayramı, Ramazanı tamamlayıp oruç tutmadığınız ilk
gündür. Kurban bayramı da kurban kestiğiniz ilk gündür. " Tahric: Ebu Davud, 21743-744; Tirmizi, 3171; ibn Mace,
1/531.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Biz de bu hadisi esas alıyoruz. Kullar zahire uymakla
mükelleflirler. Ramazan bayramının oruç tutmadığımız ilk gün kılınacağına dair
zahir ifadenin aksini gösteren bir nas görmedik.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Eğer şahitler bize bayramın Perşembe günü olduğuna şahitlik
etseler, ama adilolarak nitelendirilmeseler, biz Ramazan orucunu tamamlarız. Bu
arada Cuma gecesi veya gündüzü şahitlerin adilliği ispatlanırsa bayram namazına
gitmeyiz. Çünkü bayramın Ramazan orucunun tamamlanmasından önce Perşembe günü olduğunu
öğrenmiş bulunuyoruz. Biz delilin adaletle nitelendirilmesi üzerine bu sonuca
varmış olduk.
Eğer bayram namazının
vakti girinceye kadar onların adillikleri ispat edilmezse biz bayram namazını
kılarız. Ama bundan sonra adillikleri ispatlanırsa bunun bize bir zararı olmaz.
Şahitlerin adalet
vasıfları ispatlanusa ve biz de hilali göremediğimiz için Ramazan ayının
orucunu bir gün eksik tutmuşsak veya bayram günü oruç tutmuşsak bir gün kaza
etmemiz gerekir.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bayram, hilalin görüldüğü günün kendisidir. İkinci bayram
[Kurban bayramı] da kurbanın kesildiği ilk gündür. Bu da Zilhicce ayının onuncu
günüdür. Bu da Arefe'den sonraki gündür.
Arefe'ye, bayram gününe
ve Mina günlerine delalet etmesi için hilali görmek, Ramazan bayramı için
görmek gibidir, arada hiçbir fark yoktur. Orada caiz olan, burada da caizdir.
Orada kabul edilmeyen, burada da kabul edilmez. Hilali görmeye dayalı olarak
Arafat vakfesine başlandığında hac caiz olur. Arafat vakfesinden sonra Arefe gününün,
aslında Kurban bayramı olduğu öğrenilse de bu böyledir.
Bize Rebi' anlattı: Bize
Şafii, ona da Müslim, İbn Cureyc'den naklen şöyle rivayet etmiştir: Ata'ya
dedim ki: "Adamın biri ilk kez hac yapar, ama o sene insanlar Arefe günü
hakkında yanılırlar. Adamın haccı geçerli olur mu?" Evet, dedi. Yani
ömrüme andolsun ki adamın haccı geçerli olur. Tahric:
Ebu Davud, 2/743-744; Tirmizi, 3/71; ibn Mace, 1/531.
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Ben de öyle sanıyorum.
Çünkü Resulullah (s.a.v)
şöyle buyurmuştur: "Ramazan bayramınız, bayram yaptığınız gündür. Kurban
bayramınız, kurban kestiğiniz gündür. " Öyle sanıyorum ki şunu da dedi:
"Arefe gününüz, Arefe ye çıktığınız gündür. "
Sonraki için tıkla:
BAYRAM GECELERİ YAPILAN
İBADETLER